buketkazanci
3 min readApr 27, 2022
Mutluluk

MUTLULUK NEDİR?

Günlük konuşma dilinde mutluluk olarak da kullanılan öznel iyi olma kavramı bireylerin yaşamlarını değerlendirmeleridir . Bu değerlendirme bilişsel ve duygusal olmak üzere iki boyutludur. İnsanların iyi olma düzeyleri farklılık göstermekte ve bazı bireyler diğerlerinden daha çok mutlu görünmektedir. Bu durum öznel iyi olmayı etkileyen pek çok faktörün bulunmasıyla ilgilidir.

Bireylerin yaşam kalitelerini değerlendirmeleri ve iyi bir yaşamları olup olmadığına karar vermeleri temeline dayanan bu görüş kapsamında “iyi yaşam”; “öznel iyi olma” olarak, günlük konuşma dilinde ise “mutluluk” olarak adlandırılmaktadır (Diener, 2000).

Neden insanların öznel iyi olma düzeyleri birbirinden farklıdır? Neden bazı insanlar daha mutludur? Kimler daha mutludur? Mutlu olan ve olmayan bireyler ne tür özelliklere sahiptir? İlgili literatürde yapılan pek çok çalışılmayla bu gibi sorulara yanıt aranmaya çalışılmıştır. Bulunan yanıtlara birlikte bakalım.

KİŞİLİK

Öznel iyi olmayı doğrudan etkileyen içsel faktörlerden birisi kişiliktir. Pek çok çalışma kişiliğin iyi olma üzerindeki etkisine odaklanmıştır (David ve ark.,1997; DeNeve ve Cooper, 1998). Mutlu insanların dört temel kişilik özeliğini sergilediği ifade edilmektedir. Bunlar saygı, kişisel kontrol duygusu, iyimserlik ve dışadönüklüktür. Özellikle bireyselliğin baskın olduğu Batı kültürlerinde, bireylerin çoğunun kendisinden memnun olduğu ve kendisini ortalama bir bireyden daha zeki, sağlıklı ve ahlaklı bulduğu görülmüştür (Myers ve Diener, 1995).

BAŞKALARIYLA KURULAN İLİŞKİLER

Başkalarıyla kurulan ilişkiler de iyi olma üzerinde etki göstermektedir. Başkalarıyla doyum verici kişiler arası ilişkiler kuran insanların kurmayanlara göre daha mutlu ve sağlıklı olduğu görülmüştür (Reis, Sheldon, Gable, Roscoe ve Ryan, 2000). Destekleyici, sıcak, güvene dayalı kişiler arası ilişkiler iyi olma için temel öneme sahiptir (Ryan ve Deci, 2000).

KÜLTÜR

Kültür de iyi olma üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir (Basabe, Paez ve Valencia, 2002; Schimmack ve ark.., 2002). Bireyci kültürlerin, bireylerin bağımsızlığını güçlendirmesi, içsel yaşantılarına odaklanması , duyguların ifade edilmesini desteklemesi bireylerin iyi olma düzeylerine katkıda bulunmaktadır (Basabe, Paez ve Valencia, 2002; Schimmack ve ark.., 2002). Toplulukçu kültürlerde kişisel amaçlar önemli değildir; bireylerin yaşamlarına yön veren toplumun normlarıdır. Bu kültürlerde grubun işlevselliği vurgulanır, bireysel güdüler ve duygular ikinci planda kalır. Toplulukçu kültürlerin bu özellikleri, bireylerin iyi olma düzeylerini olumsuz yönde etkilemektedir (Diener, Suh ve Oishi, 1997; Basabe, Paez ve Valencia, 2002; Schimmack ve ark., 2002)

EĞİTİM

Eğitim bireylere amaçları doğrultusunda ilerleme olanağı sağladığı ve onların çevrelerindeki değişikliklere uyum sağlamalarına olanak verdiği için, mutluluğu artırıcı bir rol oynamaktadır (Diener, Suh ve Lucas, 1999). Bununla birlikte eğitim, isteklerin ve beklentilerin artmasına neden olabilmekte ve insanları yeni, farklı değerlere yöneltebilmektedir.

GELİR

Gelir bireylerin amaçlarına ulaşmalarını sağlayacak bir kaynak olduğu için öznel iyi olmanın önemli bir belirleyicisidir. Gelir artışı, bir yandan sağladığı imkanlarla bireylerin mutluluk düzeylerinin artmasına neden olurken, bir yandan da bireylerin önceki ilişkilerinin bozulmasına, mevcut yaşam şartlarının değişmesine yol açarak onların mutluluk düzeylerini düşürmektedir (Diener, Suh ve Lucas,1999). Aynı zamanda parayla ilişkili değerlerin yaşamın merkezinde yer alması, bireylerin iyi olma düzeyleriyle ve ruh sağlıkları arasında olumsuz bir ilişki göstermektedir (Kasser ve Ryan, 1993).

DİN

Din bireylerin duygularına yön verebilmekte, onların iyi olma düzeylerini etkileyebilmektedir. Örneğin baz› dinsel öğretiler bireylerin hoş olmayan duygularını engelleyebilmektedir (Diener, Suh ve Oishi, 1997). Bireylerin dine verdikleri önem, dinsel kader anlayışı ve dinin gereklerini yerine getirme bireylerin ruh sağlığını olumlu yönde etkilemektedir. Dinsel yaşantılar günlük yaşamda karşılaşılan olayların kabul edilmesini sağlayarak, benzer değerlere sahip insanları bir araya getirerek öznel iyi olmaya olumlu katkılar sağlamaktadır (Diener, Suh ve Lucas, 1999).

ÖZERKLİK İHTİYACI

Öz-belirleme kuramında özerklik, bireyin kendi eylemlerini başlatması ve seçim yapması olarak ele alınmaktadır (Andersen, 2000; Williams, Grow, Freedman, Ryan ve Deci, 1996). Diğer bir deyişle özerklik, bireyin kendi davranışlarını tamamıyla kabul etmesi, onaylaması ve davranışlarının arkasında durmasıdır (Deci, Ryan, 1985; 2000). Özerklik ihtiyacı, kişinin etkinliklerini kendisinin yönlendirmesini sağlamaktadır (Reis, Sheldon, Gable, Roscoe ve Ryan, 2000).

Özetle, bireylerin psikolojik ihtiyaçlarının doyurulmasında sosyal çevrenin desteği önemlidir. Temel psikolojik ihtiyaçların doyumu ise, bireylerin iyi olma düzeylerini belirler. Dolayısıyla bireylerin eğitim kurumlarında, ailede, işyerlerinde temel psikolojik ihtiyaçlarının doyurulmasına izin veren koşulların yaratılması onların mutluluk düzeylerini artıracaktır. Başka bir ifadeyle bireylere içinde bulundukları ortamlarda özerk davranma, seçim yapma fırsatlarının verilmesi, potansiyellerini sergileyebilecekleri, kendilerini yeterli hissetmelerini sağlayacak görevler verilmesi, ortamlar yaratılması ve ait olma duygusunu yaşamaları için onlarla güvene, saygıya ve özene dayalı ilişkiler kurulması bireylerin daha mutlu olmalarını sağlayacaktır.

Kaynakça: dergipark.org